24 March 2009

Suya Sabuna Dokunmadan Genetik Değişim


Gelişimini tamamlamaya çalışan bir ülkede, paranın, refahın, düzenin, teknolojinin, eğitimin , yolların, medyanın, insanların, alışverişin sürekli değişimde olduğu bir dönemin insanları olduk diye duymaya aşina olduğumuz bir giriş ile başlıyorum çünkü bir sabah uyandığında bahçesinde bir iş makinesi görmüş ve garipsemeden perdeyi kapatıp içeri girmesini garipsemiş bir insanın yazısı okumaya başladınız..

“Her şey olabilir” bunu o kadar içimize sindirdik ki, DNA’mızı inceleseler uyum genin bir jenerasyon öncesine göre “aslanlık” mertebesine eriştiği göreceğiz muhtemelen. O sebeple artık daha kolay mı güdülüyoruz sorusunu sormadan edemiyorum. Önümüze sunulan modaya ; yaşam tarzına; teknolojiye; ürüne; servise alışmamız o kadar kısa zaman alıyor ki, sorgulayacak fırsatı bulamıyoruz.. “Ama ben şort giymeyi sevmem ki” ; “ama ben slider telefonlardan hoşlanmam” ; “ben bu işlemi call center’dan değil, şubeden yapmak istiyorum” gibi kişiye özel dirençleri bile pek göstermiyoruz çünkü bünyemiz direnç için göstereceği enerjiyi, özümsemeye harcayarak olayı çözüyor sanki...

Ve baştaki soruya geri dönersem: Bu sebeple artık daha kolay mı güdülüyoruz? Bence evet.. Fazla düşünmüyoruz, her şeye alıştığımız ve her şeyin bir alternatifini bulabildiğimiz için siyasi; ekonomik kararlar ve popüler etkileri daha kolay sindiriyoruz; bize uymuyorsa karaborsada uyanını buluyoruz. Youtube kapandıysa, vtunnel’dan giriyoruz; diziport’un erişimi engelliyse worldwideweb demiyoruz oluyor bitiyor ama cehaletinizden utanın diye yetkileri sıkıştırmıyoruz; karşılarına dişli bir gazeteci ile çıkmıyoruz gibi...

O sebeple seçimlerden önce , siyasi birikimimiz ve medya başarımıza inancımla; ne olacaksa olsun şehre gelecek her şeye uyum sağlayacağımıza; orada burada isyan etmeyeceğimize emin olarak, 2010 Nobel Ödüllerine: Suya Sabuna Dokunmadan Genetik Değişim projesi ile Türkiye’yi aday gösteriyorum. Şansın bol olsun Türkiye...

No comments: