18 October 2008

Love Ward


Ve bir sabah uyandığında, bilgisayarına gelen bir Facebook grup daveti ile yıkılırsın.. Hayatına giren "özel" insanlardan birinin vefat ettiği yazmaktadır.. Inanmazsın; sabah sabah San Francisco'da yaşayan tüm arkadaşlarını ararsın.. Şaka zannedersin.. İyice gerçek zannettiğini fark edince şaka yaptık diyeceklerdir ama demezler.. Onlar demedikçe başkalarını ararsın.. Onlar da, farklı cevaplar vermez ve ne hissedeceğini bilmediğin bir boşluk kaplar içini..

Üzüntü ama öldüğü için değil; daha çok yaşamayı hak ettiği için; sıkıntı ama hayatı eğlenceli kılan birinden mahrum kalındığı için; sorgulama, yaşadıkların için değil yaşayamadıkların için... Ertelediğim geziye sonra gidemeyeceğim için değil; gitsem ona sarılamayacağım için..

Umarım bulunduğun yerde hala öyle güzel gülümsüyorsundur.. Ya da olanlara bakıp muzip muzip gülüyorsan; artık inandım ; şaka yaptık diyin..

Inanmakta güçlük çeksem de, sanırım bu gerçek..

Love Ward

02 October 2008

Hayatı Kaçırdığımı Biliyorum

Bu tatil döneminde hayatı kaçırdığımı biliyorum.. Yerine geri koyamayacağın belkide tek şey olan zamanı; olmasını istediğim yerine, olması gerekenle değerlendirdiğimin farkındayım..

Gerçekten bayramda çalışmak gerekli miydi bilmiyorum ama sorumluluk duygusu bazı insanda baskın oluyor.. Top gelince yana çekilemiyor, koşup kucaklıyor; Pazartesi olması gereken yere bırakıyor.. (Topu tuttuğu için, yandaki salıncağa binemediğini bile bile) Doğruluğunu tartışmıyorum sadece olanı anlatıyorum...

Ve bu "olan" içerisinde, insan hızlı bir değişim gösteriyor veya değişmeye yüz tutmuş noktaları bir anda çiçek açıyor olsa gerek ki, şu bir kaç günde, hayatta atmak ve tutmak istediklerim bir anda net cümlelere dönüştü.

Mesela hayatımda düşünmeden konuşan; detaysız; üstünkörü insanlar istemiyorum: Aynı işi yapmamıza rağmen, "işkolik olmuşsun sen" derken, yapacak daha keyifli bir programım olmadığı için mi çalışıyorum düşünemeyecek kadar detaysızlığı kavrayamıyorum..

İkincisi, mutsuzluğunu dile getirirken aslında, mutlu olacaklarının peşinden gitmeyi denemeyen insanlara tahammül edemiyorum..

Üçüncüsü ise, mutsuz hikayeler duymak istemiyorum... Ayrılan sevgililer, aldatılan aşıklar, korkak erkekler, yalancı arkadaşlar, çalınan eşyalar, atılan iftiralar... Belki de uçak kazaları gibi, olma ihtimali daha düşük ama olunca magazinel değeri yüksek olduğu için kendinden bahsettiren ve kartopu etkisiyle etrafı da zehirleyen hikayelerin hayatıma girişini engellemek istiyorum

Bunları yazarken de, ben mutsuz olmam; hemen çözüm bulurum, hiç bir detayı atlamam çok derin bir insanımdır; herkese hep mutlu hikayeler sunarım diyecek bir yerde de durmuyorum.. Şikayetlerimin hepsi bir gün bende olabilirim; eleştirmiyorum; aslında bir nevi ne düşündüğümü kendime anlatıyorum.. Sizde bundan nasibinizi alıyorsunuz... Hoşnut değilseniz, daha detaysız yazılarda görüşmek üzere..