17 February 2014

Korkutma Bir Yonetim Bicimi

Medyada surekli basina bir felaket gelen insanlarin tradejisini izleyip kendimize korkudan kalkanlar oruyoruz, gunluk hayatimizi yasarken biri cantamizi calar mi, kafamiza silah dayar mi, cekip iki el ates eder mi, polis bizi iceri alir mi, ucagimiz duser mi, otobus duragimizda patlama olur mu, etek giyersek taciz edilir miyiz, evimizi, arabamizi sigortalatmazsak cok daha fazla para kaybeder miyiz, bulasik makinemize Calgon koymazsak makinemiz bozulur mu, yerleri camasir suyuyla silmezsek bebegimiz bir hastaliga kapilir mi gibi farkli korkularla dolu.

Hepsi olabilir... (Hele ki Turkiye'de yasiyorsaniz)

Sadece atladigimiz bir sey var, bunlarin olma olasiligi, olmama olasiligina gore cok daha dusuk. Her gun basina bir felaket gelmeden gununu tamamlayan bir suru insan olmasina ragmen, trajik olaylarin yaydigi kacinma duygusu ve olumlu olaylarin varligini unutmamiz dolayisiyla korkuya esir yasiyoruz ve hatta korku ile yonetiliyoruz.

Korku ile yonetmeyi yonetici adina cok guclu bir taktik olarak goruyorum. Istatistiksel bilgim yok ama gozlemlerime dayanarak yeterince korkutulan insanin fazla sorgulamadan istenilen hareketi yerine getirdigini dusunuyorum. Korktugumuz zaman normalde tepki verecegimiz olaylara tepki veremiyoruz. Kriz cikacagindan korkan calisan, is yerinde maas artisi olmadan uzerine eklenen ek gorevleri kabulleniyor ; yazdigi yazinin karakolda bitecegini dusunen siradan bir vatandas twitter denen "beladan" uzak duruyor ; meyve, sebze yemezse kanser olacagini dusunen insan sevmese de meyve, sebze yiyiyor;  belli urunleri kullanmazsa kizlari etkileyemeceginden endiselenen erkek butcesinin uzerinde urunler aliyor; guzel gorunmezse sevilmeyecegini dusunen kizlar kendini ac birakiyor; en pahali urunu almazsa cocugunun cildini tahris edecegini dusunenen anne kredi kartini odeyemeyecek olsa da harcama yapiyor; cocugu olmazsa kocasini evde tutamayacagindan endiselenen es, henuz hazir olmasa cocuk yapiyor.

Korkuyu denklemden cikartirsak, kim hazir olmadan cocuk yapar; kredi kartini odeyemecegini bilerek alisveris eder; kendini ac birakir; butcesini sarsacak urunler alir; sevmedigi bir yiyecegi yer; herhangi bir seyi yazmaktan cekinir; maas artisi olmadan ek gorevi kabul eder. Bence hic birimiz durduk yere bu saydiklarimi herhangi bir korku barindirmasak yapmayiz.

Bu ufak orneklere bakarak kararlarimizin, yaptiklarimizin altinda ogretilmis korkular yattigini dusunmemi herhalde kimse yadirgamaz. Bunu daha da net gormek isterseniz , izledigimiz filmlere, reklamlara, haberlere  bir de bu gozle bakarsaniz ne demek istedigim ve korkunun kararlarimizi guclu sekilde etkileyebilen bir yonetim bicimi oldugu anlayacaksiniz.

Sonra belki siz de benim gibi kendi korkularinizi kendiniz secmek isteyeceksiniz. Kolay gibi geliyor ama gerekli gereksiz biriktirdigimiz o kadar cok korku var ki, kullanmadigin kiyafetleri bir iki saatini ayirip dolaptan ayiklamaya benzemiyor. Her bir korkuyu ustune bir kere daha giyip , bunu bir yerde giymem gerekir mi, giymezsem  ne olur,  hayatimda ne kadar yer kapliyor diye uzerinde tek tek dusunmeyi gerektiriyor.

Ben hala korku dolabinin onunde ayiklama modundayim. Size de benimle ayni yerlerdeyseniz kolay gelsin, korkunun temizligi kolay bitmiyor...