25 March 2009

Facebook: Amanın!



Facebook'daki uyarıya çok güldüm!
Amanın! Bir sorun oluştu :)

24 March 2009

Suya Sabuna Dokunmadan Genetik Değişim


Gelişimini tamamlamaya çalışan bir ülkede, paranın, refahın, düzenin, teknolojinin, eğitimin , yolların, medyanın, insanların, alışverişin sürekli değişimde olduğu bir dönemin insanları olduk diye duymaya aşina olduğumuz bir giriş ile başlıyorum çünkü bir sabah uyandığında bahçesinde bir iş makinesi görmüş ve garipsemeden perdeyi kapatıp içeri girmesini garipsemiş bir insanın yazısı okumaya başladınız..

“Her şey olabilir” bunu o kadar içimize sindirdik ki, DNA’mızı inceleseler uyum genin bir jenerasyon öncesine göre “aslanlık” mertebesine eriştiği göreceğiz muhtemelen. O sebeple artık daha kolay mı güdülüyoruz sorusunu sormadan edemiyorum. Önümüze sunulan modaya ; yaşam tarzına; teknolojiye; ürüne; servise alışmamız o kadar kısa zaman alıyor ki, sorgulayacak fırsatı bulamıyoruz.. “Ama ben şort giymeyi sevmem ki” ; “ama ben slider telefonlardan hoşlanmam” ; “ben bu işlemi call center’dan değil, şubeden yapmak istiyorum” gibi kişiye özel dirençleri bile pek göstermiyoruz çünkü bünyemiz direnç için göstereceği enerjiyi, özümsemeye harcayarak olayı çözüyor sanki...

Ve baştaki soruya geri dönersem: Bu sebeple artık daha kolay mı güdülüyoruz? Bence evet.. Fazla düşünmüyoruz, her şeye alıştığımız ve her şeyin bir alternatifini bulabildiğimiz için siyasi; ekonomik kararlar ve popüler etkileri daha kolay sindiriyoruz; bize uymuyorsa karaborsada uyanını buluyoruz. Youtube kapandıysa, vtunnel’dan giriyoruz; diziport’un erişimi engelliyse worldwideweb demiyoruz oluyor bitiyor ama cehaletinizden utanın diye yetkileri sıkıştırmıyoruz; karşılarına dişli bir gazeteci ile çıkmıyoruz gibi...

O sebeple seçimlerden önce , siyasi birikimimiz ve medya başarımıza inancımla; ne olacaksa olsun şehre gelecek her şeye uyum sağlayacağımıza; orada burada isyan etmeyeceğimize emin olarak, 2010 Nobel Ödüllerine: Suya Sabuna Dokunmadan Genetik Değişim projesi ile Türkiye’yi aday gösteriyorum. Şansın bol olsun Türkiye...

23 March 2009

Twitter


Bu ara en sevdiğim: Twitter

22 March 2009

Antalya


Az önce bir çocukluk arkadaşımın, facebook profilinde Antalya'da balkonda çekilmiş bir resmine rastladım.. Çocukluğumun Antalya'ya denk gelen yarısında bir yere dokundu resim.. Resimden havanın derecesini; rüzgarın şiddettini; sessizliği ve arada gelen ufak vızıltıları hayal edebildim.. Ailelerimizin yaptığı programlarla şehri tanımaya başlayıp, büyüyene kadar kendimiz de şehirle olan ilişkimizi pekiştirerek , (apayrı şeyler yapsak da) ne kadar ortak bir şeyi yaşamışız şimdi anlıyorum.. Hepimizin, balkon kahvaltıları, akşam yemekleri, arkadaşlarla denize gitme programları, Işıklar Caddesinde yürüme fasılları, Mystic Pizza oturmaları, Ayla Bijuteri'den aldığı tokalarla ve şehrin hala bakir kalmasının verdiği tarifi zor bir hisle sevgili olmuşluğu var..

Şimdi hemen hemen hepimiz, başka bir sevgiliyleyiz.. Genelde daha meşhur, daha büyük, daha zengin, imkanları, fırsatları daha geniş sevgililer seçtik kendimize ama yine de doymayan bazı duygular için, geçmişe dönüp balkonda güneşin kemikleri ısıttığı, tatlı bir rüzgarın yüze değdiği ve amaçsızca oturmanın rahatsızlık vermediği günleri hayal ederek yeni sevgilileri aldatıyoruz...

15 March 2009

Bekir Çoşkun'dan

Bekir Çoşkun'dan yine etkilendiğim bir yazı.. Adı: Geç kalmış çiçekler

Zaman zaman aklıma gelen muzurlukları artık yapamayacağımın farkına vardığımdaki hissi anlatmış.. Okumayanlara bir fırsat bulduklarında yavaş yavaş okumalarını tavsiye ederim..

13 March 2009

Saklambaç


Bugün iş yerinde aklıma yeni jenerasyon bir oyun geldi.. Aslında oyunun kendisi kesinlikle yeni jenerasyon değil, oynanış biçimi yeni jenerasyon, adı ise Saklambaç

Tercihen iş yerinde ortak kullanıma açık folder'lara aynı anda tüm oyuncular girer; ebe ve oyuncular "Kale" Folder'ında beklerken, ebe 10'a kadar sayar, o arada herkes kendi adı ile oluşturduğu dosyayı folder'lardan birine saklar... Ebe bulduğu kişiyi "Kale" folder'ına taşır ve taşınan kişi bir sonraki ebe olur..

İşte belki de çocuklarımız böyle saklambaç oynar:)

11 March 2009

Maslak'ta Ne Yesek?


İstanbul'un metrekare başına en çok döpiyes ve takım elbise düşen semti Maslak'ta yemek alternatifleri... diyerek yazmaya başlayan Timeout, bu ay Maslak'da ne yesek sorununu ele almış.. Alkış alkış!!!

04 March 2009

Google Latitude



Google Latitude ile arkadaşlarının nerede olduğunu harita üzerinden takip edebilecekmişiz... Servis yakında Türkiye'de de kullanılacakmış.. Tabi ki, ben yine korktum.. Ve düşündükçe, ilerleyen yıllarda yeni nesil ilişki sorunları olacağını, yalanın yetenek ve teknolojik yetkinlik arasında bir noktada söylenebileceğini düşündüm.. Güldüm.. Her şey hızlı değişiyor...

Pimp My Shoe


Her şeyi kişiselleştirme sevdasında olan benim, görür görmez çantamdan telefonumu bulmaya çalışıp, bulur bulmaz da davrandığımı Pimp my Shoe etkinliği.. Boyalar, ayakkabılar, havalı sanatçılar bir arada olunca çok çekici görünen ama ayağına geçirme sürecinde düşündüren bir durum.. Yalnız dikkatinizi çektiyse, küçüklüğümüzün "bilekli" Reebok'ları geri dönmüş..