18 July 2017

Halay Basi

Hep halay basi olmak istedim bu hayatta.. Elinden tuttugum bir grup insanin, uzaktan izleyenlerin, midesinde dans baslayip ayaga kalkmayanlarin ve yorgunlarin eglencesine sebep olmak, o ani herkesle paylasmak, eglenceyi herkese esit dagitmak.. Simdi icten ice istediklerime bakip, beni dugunun halayinda ortaya atmayin, keza 35 yillik dugun dernek gecmisimde bir arpa boyu yol katedemedim. Hala halay adimlarini bilmem, bileni yengec yuruyusuyle yarim yamalak takip edebilirim ama mendili savuramam, herkesi ayaga kaldiramam..



Ama bu halay hevesim ve konuyu mercek altina alisim sevdigimiz insanlari niye seviyoruz anlamami sagladi.. Fark ettim ki, hayatta fazla fazla sevdigim insanlar hep oldugu yere cosku getirmeyi seven, etrafindakiler mutlu olsun diye iki adim fazla atmaya gocunmayan insanlar. Ozetle benim halay basi olma istegimin altinda yatanlara baska baska formatlarda sahipler.

Simdi bir durup sevdiginiz insanlara bir bakin , goreceksiniz ki icinde biraz siz varsiniz.. Halay basi olsun veya olmasinlar, sizinle ayni niyete ve derinden derine ayni isteklere sahipler. Yani sevdigimiz insanlari, bizle benzer seyler yaptiklari icin, ayni irktan ve dinden olduklari icin, cok zaman gecirdigimiz icin veya beraber buyudugumuz icin degil , aslinda bizle ayni niyete sahip olduklari icin seviyoruz.. Gerisi fasafiso, sosyal flirt ve biraz da dans.. Hadi o zaman, oturmaya mi geldik.. 

Hoppa

02 December 2016

Kimse Ölmesin

Ölümün türlü türlü şekli var, kimisi hayattayken hayatınızdan süzülüyor, kimisi hayat doluyken bedeninden

Hiç biri kabulum değil, ikisiyle de aram bozuk. Öyle gerekiyormuş diyemiyorum, ölenler terk etse de ben olay yerini terk edemiyorum, kadere inanamıyorum. Harcanmış geliyor, olması gereken yere ulaşamamış, yarım ve havada kalmış. Kalp masajı yapsam düzelir mi ve dokunsam uyanır mı diye düşünüp gerçeklerden  kaçıyorum.

Sevmiyorum ölümleri, olandan geri dönememeyi, çöpe atmayı, bir günde kalpten , iki günde manşetlerden silmeyi. O kadar silinebilir hayatlar kattıysak kendimize , nerede can olduk anlayamıyorum. Hayatın akışını değiştirmeyeceğini biliyorum ama bedenlerden süzülenleri hafızalara, hayatlardan süzülenleri geri kalplere koymak istiyorum.

Kimse ölmesin bu hayatta...

03 July 2016

Futbol ve Avrupolitika

Cok iyi bir futbol takipcisi olmadigim icin olsa gerek, futbol maci izlerken, macin ana hatlari disinda bir suru seye dikkatim kayiyor. Panolarda hangi reklamlar donuyor ; hakemler , takimlar ne renk forma giyiyor; taraftarlar nasil seviniyor /uzuluyor ; oyuncular hakemle, karsi takimla ve takim arkadaslari ile nasil dialog kuruyor... Iste bunlarin hepsi, benim gol olmasina yaklasana kadar macta izlediklerim

Siz de bu detaylari izlediginiz uluslararasi maclarda dikkat ettiyseniz fark etmissinizdir, sanki futbol ulkelerin politikalarinin, kulturlerinin, yasam tarzlarinin bir aynasi..

Sari kart alinca yuzunde bir gram sorgulama olmayan Alman oyuncularin hareketini ulkede hakim olan kurallara ve otoriteye olan saygiya baglamak; gol atan Turk futbolcularin sevinmek yerine "soktuk mu" temali kol hareketlerinden polarize olmus, egosu baskin bir toplumda buyudugunu gozlemlemek; Turk takim kurgusunun, tipki devlet ve ozel sektordeki gibi meziyetlerine gore degil, kisisel baglantilarina gore insan atanmasinin bir yansimasi olarak degerlendirmek; Italyan oyuncularin sanki devre arasinda sakal trasi olmus gibi sahaya cikmalarinin, Italyan'larin gunluk hayattaki estetik kaygilarina baglamak; Ingiliz'lerin Avrupa birliginden cikma kararinda gundeme gelen kendilerini gordukleri gucle, gercekte olduklari yer arasindaki farki Avrupa kupasinda da yasadiklarini soylemek bana cok yanlis gelmiyor.

Balik bastan kokuyor, Persembe'nin gelisi Carsamba'dan belli oluyor, politika ve kultur her seye yansiyor. Iste o yuzden bence Avrupa kupasi degil, Avrupolitikasi izliyoruz...

Hepimize iyi seyirler...


17 February 2016

Aşk Meselesi


Beceremedim bu aşk meselesini...

Simdi durup, bahane bulacak, ama ile başlayan cümleler kuracak, astroloji haritamdan, her sene beni evlendiren falcılardan medet umacak veya büyük şehirleri suçlayacak değilim.

Hayatta kendine dürüst olmak lazim.. Ben kendime dürüst olunca aşkı başaramadığımı ama yerini dolduracak sevgiler, oyalanmalar inşaa ettiğimi kabul ediyorum.

Kabul ediyorum diyorum ama kabullenmeyi uzun sureli sürdürebildiğimi söyleyemeyeceğim. Kabullenmenin içine hep umut kaçıyor. Hep bu hayatin suprizlerle dolu olmasının oyununa geliyorum. Hep bir yerden aşk çıkacak, çarpışıp tanışacağız, tanıştıktan sonra bak ben sen yokken neler yaptım diye anlatacağım sanıyorum.

Belki de ilk defa sanmaların sonuna geldim artık. Biraz kendimle yüzleştim, biraz konuyu umutla beslediğimi anladım. Yenildim gibi geldi, tavlayi koltuğumun altına koyup kapiya yöneldim ve fark ettim ki pek de gidecek bir yer yok.

Aşkı başaramayınca nereye gidilir, ne yapilir hic bilmiyorum...

02 December 2015

Sanki Tekrar Basa Donduk

Kucukken cocuklara getirilen, seker yememek, kola icmemek gibi normal yasaklarin aksine benim coplerin yaninda durmam, kalabalik yerlerde bulunmam yasakti.. Hala gazete mansetlerini hatirladigim patlamalar olmustu.. PKK nedir -sanirim- o zaman ogrenmistim.


Daha teror ve PKK nedir cozmeye calisirken, patlamalarin sadece o an tesadufen orada olanin canini almadigini, sag kalanlarin hayatindanda huzuru caldigini o yillarda ogrendim. 

Basina her sey gelebilir hissinin gizli caresizligi disinda, gecimi turizm olan bir sehrin nasil solduguna, ufaldigina, neredeyse toplu depresyona girdigine sahit oldum. 

Bundan yirmi yil sonra durum ve oyuncular degisse de sanki tekrar basa donduk, oysa amac ayni yerde geri donmek degil, yukselmek, ileri gitmekti ama acilan yolda, gosterilen hedefe yururken yola birakilan bir (tane daha) bomba ile gecmise sureklendik. 

Ama bu sefer gecmiste, Kobe Bryant ile Messi ucakta sadece oturup top cevirmiyor, cift kale mac yapiyordu cunku ucakta kimse yoktu... 




04 November 2015

Cocuklar , Ev Bende Kalsin

Yillar oldu kendimi seninle ayni evde bulali.


Geldigin gibi gidecegini sandim ilk baslarda, ne de olsa benim gibi biriyle, ailesiyle, arkadaslariyla uzun sure ayni catida barinamazdin. Bana, yasam tarzima, okuduguma, yaptigima sinirlenir giderdin kafamda

Hic umdugum gibi cikmadin. Her hareketime saygi gosterdin, sessiz bir kosedeydin, hayatimda bir degisiklik olmadi ilk baslarda. Hayat eskisi gibi devam etse de, gonlum olmadan geldigin yerlestigin icin hosnutsuzdum etrafta olmandan ama sesimi cikartacak kadar da rahatsiz degildim

Ben hosnutsuzdum ama Ahmet Efendi, Hatice Abla seni cok sevdi. Ellerine saglik paketleri tuttusturdun, kis soguk gececek, al su komuru dedin, cocuklarini okula yazdirdin. Seni ese dosta, komsuya anlata anlata bitirememisler. 

Arkadaslarim da seni sevdi. Senin fabrikadan devlete malzeme alalim dedin, size kredi dedin, hep sizinle is yapalim dedin, sen bu is adamlari klubune ekledim dedin; kizlari yeni zenginlerle basgoz ettin, bir baktim arkadaslarim artik daha cok senin arkadaslarin olmuslar, hatta beni gizliden begenmemeye baslamislar.

Beni kendi evimde misafir, arkadaslarimin yaninda yabanci hissettirdin, Evimin duzenini degistirdin, aile yadigarlarimi sattin, arkadaslarimi caldin, Ahmet Efendi'yi Hatice Abla'yi bana dusman ettin, kardesimi dovdurdun, bana sovdun, ailemin islerini bozdun. Bilmedigimiz bir mutsuzluk ekledin hayatimiza. Gitmek istedim ama evi sana birakamadim, kalmak istedim nefes alamadim 

Sonra bir secim oldu, cikista eve geldin. Yine kafanda sahte bir sarhosluk, dilinde, "her sey mubah" sarkisi,  uzerinde baska bir yalanin kokusu, yakanda cirkin bir ruj izi,.. Iste o zaman, iyice agir geldi yaptiklarin. Zaman alacagini bilsem de huzuru sectim...

Cocuklar, ev bende; mal, mulk sende kalsin. Umarim bir gun, adelet yerini bulsun... 

18 October 2015

Vaktim Olmasini Ozledim...

Vakti doldurmak icin boya kalemlerini cikarmayi, annen yemek hazir dedigi icin aksam oldugunu fark etmeyi, evin camindan anlamsizca disariyi izlemeyi, bir yere gec kalmamayi, plan yapmamayi, endiselenmemeyi, dusunmeden durabilmeyi ozledim. 

Bu ozlemleri giderdigim nadir saatlerde ise, vakitle uzun sure kavusamayacagimizi, kavussak da biraktigimiz yerden devam edemeyecegimizi anladim.

Hayat beni ve vakti baska yerlere surukledi.

Ilk arkadas, hatta dost olduk, sonra ben onu rakip gordum , rekabet agir geldigi icin o kendini benden sakladi, ben o saklandikca kovaladim ve bugun ilginc bir noktaya geldik.

Ara ara gorusuyoruz ama hayatin (potensiyel) uzunlugu icinde yine de kisa ve planli kaliyor. Mesela hadi Cumartesi bana gel, bir plan yapmadim diyorum. Gelince konu konuyu acmiyor, eskisi gibi beraber resim yapmiyoruz, camdan disariyi izlemiyoruz. O evde otururken, ben hazir sen buradayken bir dolabi toplayayim, evi temizleyeyim, aksama rezervasyon yapayim diye kendime gorevler ediniyorum. 

Simdi diyeceksiniz ki, vakitle aran kotuyse bu yaziyi nasil beraber yazdin. O bana ne guzel yazdin bir de sunu mu desen derken, yorumlarini gozardi edip, bir de ustune ustluk gozumu saatten ayiramadim, kafamda aksam ne giyecegime karar verdim, taksi mi yoksa tren mi hizli gider onu yokladim. Sacim aksami kurtarir mi kontrol ettim, oje surmezsem 5 dakika daha gorusuruzun matematigini yaptim.

Yani anlayacaginiz, yan yandaydik ama benim aklim gorevlerle ve eglencelerle flort etti.Ben ise, her capkinin yapacagi "sevmedigimden degil" aciklamasini kendime yaptim, yaziyi bitirdim ve cikip gittim