30 August 2012

New York'tan Bir Yildiz

New York'tan bir yildiz daha kaydi...


Aslinda evlenen arkadaslarim icin kurdugum bir cumledir. Bana artik ayni ligde top oynamiyormusuz gibi gelir evlendiklerinde.. Bu New York'ta kayan yildizlar biraz daha farkli... Ayni ligde, farkli ulkelerde top oynuyoruz.

Baska ulkeye transfer olan arkadasimin arkasinda bugun hislerim havada ucustu, yere yapisti, yuvarlandi, tokatladi, iki vurdu, patladi, akti.. Sanki hayatimin nesesinde bugun itibariyle bir dusus oldu, burada sanki yapayalniz kaldim. O yuzden gorerek gule gule diyemedim cunku kabul edemedim... Sanki geri gelecek gibi davranmak geldi icimden.. Oyle de yaptim ama bugun isten cikinca telefonumda adiyla bakisip, gercekle yuzlestim ve her seyi son ana saklama huyumla bugun karsilastik, halini hatrini sordum. Uzuntuyu , endiseyi , ozlemi de son ana saklayip ucagin memlekete indigi saate denk getirdim. O memlekete vardiginda, hislerin tumune minik bir davet verdim. Ilk ofisime sonra evime geldiler.. Hep beraber yedik, ictik, serefine kadeh kaldirdik...

Burada cok az insanla aile, arkadas oluyor insan.. Iste onlardan biri bugun New York semalarindan ve benim New York hayatimdan suzuldu..

Seni cok ozleyecegim! Sen kendi biliyorsun


29 August 2012

Sessiz Disko

Yemin ederim aklima gelmisti… Herkese kablosuz kulaklik alip , sessiz sedasiz parti yapalim demistim! New York'a tatile gelen arkadasimin otel odasini sinif atlattiklari zaman, keske odada parti versek ama gurultu yapamayiz ikilemi sonrasinda fikir ihtiyactan dogmus ama altyapi eksikligine takilmisti.


Bir kac hafta once Gawker'dan gelen davetiyle anladim ki, bu aklima gelen kablosuz kulaklikla parti yapma fikri, onlarin da aklina gelmis ve hic bir engele takilmamis, hatta tesvik gormus. Boylece Sessiz Disko fikri davetiyelere basilmis, mekan olarak da New York Halk Kutuphanesi secilmis. (Mekan & konsept uyumu 10 puan) 

Zor bir uygulama,  zor bir mekan secimi olmasi dolayisiyla, aksamaya akmaya kokmaya elverisli bu gecede, aksayan tek bir sey goremedim. Cok emek harcanmis ve emekler bosa gitmemis. Uzun suredir en cok eglendigim geceyi gecirdim. Ozellikle kulakliklarda iki kanal oldugu icin, Amerikali is arkadaslarimin hiphop muzik sevgisine ragmen , ayni mekanda eglenebilmemiz muhtesemdi. 

Cok cok cok eglendim, milyon tane resim ve video cektim. Geceyi hafizaya ve telefonuma kazidim. Ayrica eve donunce fark ettim ki, bu olayin adini yanlis koymuslar. Sessiz degil, muziksiz disko. Simdi izleyince anlayacaksiniz. 




Gitme sansiniz olursa kacirmayin derim...

12 August 2012

Suraya Yaziyorum: Internet Feodalizmi

Daldan dala atlama yontemi ile aklima gelen, su an absurd bulabileceginiz ama ileride gercege donusecegine inandigim seyler var. Bunlari " Demedi demeyin.. Suraya yaziyorum " serisi olarak yazmaya karar verdim. Hazirsaniz hemen basliyorum.  ( Simdi isinma yapmadan direkt  baslayacaksiniz; teknoloji, internet, sosyal medya konularinda antremansizsaniz , lutfen salonu terk edin veya kalin yarin kas gevsetici alirsiniz ) 


Internet olusumlarini, ozellikle sosyal medyayi gecmiste hukum surmus feodal rejimlere benzetiyorum. Topraga ve insanlari yonetecek guce sahip olan Lord'lar yerine yazilim gucu ve insanlari bir araya getirme ongorusu olan kisilere kendimizi teslim ediyoruz. Bazilarimiz zamanin aristokratlari gibi feodal rejim icin calisiyoruz, bazimiz sadece Lord'un topragini eken bicen is gucu olarak var oluyoruz. Gunumuze uyarlarsak, internet feodalizmini reklam, medya, pazarlama, yazilim, tasarim islerinde calisan insanlari aristokratlara ; sadece kullanici olarak internetteki platformlara kullanicilari Ortacag'da karin tokluguna calisan is gucune benzetebiliriz. Birileri sadece zamanin gereksinimlerini, yonetmeyi daha iyi bildigi icin bir sinif yukarida olurken, aslinda is gucunun var olmasi dolayisiyla guclenebiliyorlar, para kazanabiliyorlar. 

Teorim, internet feodalizminin sonunun Ortacag feoldalizminden farkli olmayacagi yonunde. Bence internet olusumlari yavas da olsa liberallesecek cunku zaman icinde yazilim, tasarim bilgisi tabana yayilacak. Internet kullanicilari karin tokluguna calismak = platformu kullanmak yerine, biraz daha fazla efor harcayarak kendi platformlarini kurabilecek guce erisecekler. Durum boyle olunca, kullanicilar topraklari terk etmesin diye internet Lord'lari kullanicilarin nasil yonetilmek istedigine kulak asmak durumunda kalacak. Iste sanirim o zaman, F8 gibi  konferanslar oncesinde, bir cok farkli kullanici gruplarin oyuna basvurulacak, degisikliklerde referandum yapilacak, sivil toplum orgutleri yasalarin sekillenmesinde soz sahibi olacak, kullanici haklarini savunan gruplar, internet platformlarini yonetecek kurullarin icinde yer alacak veya secilmesinde fikir beyan edecek.

Internet liberallesecek fakat liberallesirken devletlesecek ve kismen yavaslayacak...   Simdilik liberallesmenin tarafinda miyim, yoksa karsisinda miyim cok emin degilim ama internet aristokrasinin ve Lord'larin egemenliginin azalacagini goruyorum.  

Demedi demeyin.. Suraya yaziyorum

09 August 2012

National Geographic Kafasi


Hayatta oldu bittige gelen seyler vardir ya, sadece oldugunu fark eder, giris ve gelismeden National Geographic olmazsa haberdar olmazsin.. Agaclar cicek acar, kelebek kozadan cikar, goller buz tutar, baliklar yumurtlar ve biz sadece olani goruruz, gelisiminden haberdar olmayiz…

Bugune kadar hayatimda bak bak bak degisiyorum, bak basenlerden kilo almaya basladim, bak o goz altlari  su topluyor, bak git gide daha duygusal bir insan oluyorum demedim. Genelde olan oldu ve ben fark ettim. Kilo aldim, goz altlarim sisti, 19 Mayis toreni izlerken agladim…

Simdi isler bir degisti! Sanki o National Geographic kamerasini beynime yerlestirmisler gibi.. Degisiyorum ve degistigimi fark ediyorum. Kelebegin kanat cirpmasinin tum detaylarini yakalamak gibi.“Aslinda boyle yapardi ama simdi boyle yapiyor” seklinde sanki baskasini incelermisim gibi kendimi izliyorum. 

Her sey cok yavas ve cok net... Sanki yeni bir teknoloji gelistirmisler, izledigin belgeselin icinde dolanabiliyorsun, ayni zamanda konu kahramani da olabilliyorsun gibi.. 

Bir yandan 30 yasina basinca insanlara boyle seyler oluyor mu diye arastiriyorum ama dogru anahtar kelimelerle arayabildigimden emin degilim. Google'in bile akli karisik bu konuda: Arama: 30 yasinda hayati baska gormek Sonuc: Ruyada eski sevgiliyi gormek | Arama: Kafada macro kamera Sonuc: Tripod kafalari  

Hani bu yazi nereye gidiyor derseniz, elimdeki malzemeyle nereye baglanir cok emin degilim. Seyircisinin kim oldugu belli olmayan bir belgeselin kahramani olusum, kadinlari seyirciye dogru tanitma sorumlulugu, kafamda macro kamera, Google'in ilginc yonlendirmeleri... 

Sistemine alisik olmadigi iki sey ekledik akli karisti demesinler diye cok caktirmiyorum ama bir aklim karisik... Konuyu bir sonuca baglayabilen varsa gelsin beni bulsun, kendisi belgeselimden Almanya'daki akrabalarina selam soyleme sansi vaad ediyorum. 

Hadi esen kalin...