23 November 2008

Tiyatro

Istanbul'a taşındığımdan beri tiyatroya gidemiyorum cümlesini kurmamla ; peş peşe iki oyuna gitmem bir oldu.. Keşke daha önce o lafı söyleseydim; bir sürü oyun kaçırmasaydım..

İlk olarak ; bir iş ortağımız BKM'de oynanan Çok Güzel Hareketler Bunlar'a davetiye gönderdi.. O gün; o iş yoğunluğunda; her seyi 45 dakika kala bitirip sonra Maslak trafiği kabusunu da atlatıp nasıl yetiştik bilmiyorum.. Oyuna gelince; izleyicilerle bütünleşen, konuşulan, yorum yapılan, interaktif bir izle; eğlen; unut gösterisi.. Güzel zaman geçirip eve gülümseyerek dönmelik..

Bugünde aslında başkası için alınan ama kendisinin işi cıktığı için gidemediği Ali Poyrazoğlu'nun İçimdeki Timsah oyununa gittim.. Oyun ara verilmeden; 2 saatten uzun süren, tek kişilik bir oyun olmasına rağmen; Ali Payrozoğlu'nun ses tonu ve anlatma kabiliyeti ile benim dikkatimin bile dağılmamasını sağladı.. Bu oyunda İzle; Düşün; Düşün şeklindeydi bence ama şimdi düşündüm ve beni düşündürenleri eksik anlatacağımdan korkarak burada anlatmamaya karar verdim..

Ama uzunca süredir gidemediğim tiyatro ihtiyacım gitti mi derseniz; gitmedi aynen duruyor çünkü hala sahne, dekor, detayları ile bir hayalin canlandırıldığı bir oyunu göremedim.. Sanırım tiyatro benim için, samimiyet ve interaktif bir ortamdan ziyade masalsı bir anlatımı ifade ediyor.. O ifadeyi bulmak için de, sanırım önümüzdeki haftalarda çaba göstereceğim

No comments: