İlk başta çocuklar ağaçlara tırmanıp, büyüklerin yüreyiğini hop ettiriyor sonra büyükler ağaçlara çıkıp ellerini bırakıyor... Bir kısmı "büyüklüğünü" kabul etmiş çıkıyor, bir kısmı inatçı "ben düşmem" diyor ama her durumda da kalp o hoplamayı hissediyor... Çocuklar aşağıda, tutmaya hazırlıklı, düşmemesini umut ederek, gün olup devranın dönmesini yaşıyor
Çocuk gibi doğasına bırakmaktan başka seçenek yok...
Seçeneksizlik de bu yüzyıl insanın işi değil sanırım
31 October 2009
23 October 2009
17 October 2009
Moda ve Siyaset
Fashion & Politics adında bir sergi görünce hemen gezmek , görmek istedim; siyaset mezunu bir insan olarak modanın da, her şeyde olduğu gibi siyasi unsurlardan etkileniyor olması süpriz değildi ama nasıl ele alındığını; tarihsel gelişimini de hep merakımı kabarttığından uzun uzun yürüyerek müzeye ulaştım
Fashion Institute of Technology tarafından hazırlanan sergide; eski Amerikan filmlerinde gördüğümüz korseli kıyasetlerden başlayarak incelenmeye başlanmıştı. Kadınların içlerine giydikleri korselerin ve yuvarlak hatları görünmeleri için taktıkları adını bilmediğim eklentinin dişiliğin ; kadınlığın ayrımı olması şeklindeki algıdan, daha düz korsesiz kıyafetlere geçiş; kadının eşitliğini kazanması ve bisiklete binmesi ile ortaya çıkan etek görünümlü pantalonlara; daha teknolojinin hayatın bir parçası olması ile üretilen uzay-çağı kıyafetlerine kadar zaman su gibi geçti. Malesef güvenliğinin ; kamerayı bırakın telefonu elimde tutmama bile izin vermemesi sonucunda hiç bir kıyafet resmi çekemedim...
Batıda modanın politikadan etkilenişi hakkında bilgilenme sonucunda aslında Türkiye'de süreç olarak çok hızlı kadın ve erkeği eşit saydığımızı düşünsem; Amerikanlaşmayı Levis ve ReeBok çağını hatırlasam ve politik olarak gerilemenin de özellikle kadın kıyafetlerine yansımasına bugün şahit olsam da tam olarak Türkiye'deki kıyafetin kronolojisini siyasetle eşleştirebildim diyemem. Umarım bizden de bir baba-yiğit modacı çıkar; siyasetçilerle kafa kafaya verir ve durumu inceler
Gönderen
Selin
0
yorum
Lokma
"Rumelihisar'ında yeni bir yer keşfettim yaşasın" çığlıkları ile içinde girdiğim Lokma'nın dekorasyonuna; hemen hemen her masanın deniz görmesine bayıldım! Gerçekten çok keyifli bir yer olmuş.. Ancaaaak tek ve büyük eksiği, alkollu içecek olmaması bence.. Alkolsuz mojito bile koyarak çığır açmış durumdalar hatta..
Bu konuyu dikkate almazsanız servis guzel; menu çeşitli; manzara süper; dekorasyon çoook keyifli.. Özellikle haftasonu kahvaltı için ideal bir yer olabileceğini düşünüyorum.. Yolunuz düşerse en azından bir kafayı boğazdan çevirip mekana bakın derim...
Gönderen
Selin
7
yorum
10 October 2009
Havaalanındaki Altın Dişler
Hangi insan takma altın diş takar ve havaalanın kapısında çıkartıp kenara bırakır aklım almasa da; gördük, çektik, çoook eğlendik!
Gönderen
Selin
4
yorum