
Neye niyet, neye kısmet...
Tüm haftasonunu Edward Said anısına düzenlenen sempozyuma katılma fikriyle geçirirken; Pazar Günü tembelliğinden olsa gerek belli bir saatte evden çıkamadım ve sempozyumda dinlemek istediğim konuşmaları kaçırdım... Ya da bu kadar çok gitmeyi istemek üzerimde baskı mı yarattı nedir, sonuç olarak gidemedim... Giden birilerinin blog'lamış olmasını diliyorum...
Sempozyuma katılamamış olsam da, Pazar günüm farklı geçti.. Havanın güzel olması vesilesiyle, sahil yolunda attığımız turu Emirgan'a kadar uzatık (Tabi burası değil farklı olan bölümü), defalarca önündeki kalabalıktan ürkerek geri döndüğüm Sabancı Müzesiyle karşılaştık.. Sıra yoktu, her şey sakin görünüyordu, sanki park yeri de bulabilecekmiş gibi hissedince olanlar oldu... 5 dakika sonra Sabancı Müzesindeki "Cengiz Han ve Mirasçıları; Büyük Moğol İmparatorluğu" sergisindeydim...
Kulaklıklarımı aldım, hem dinledim, hem gezdim...
Budizm ve doğu felsefesinde yer alan bazı inanışları resmedişleri ve ortaya koyuşları, serginin en ilgimi çeken bölümü oldu...
Bunun dışında da sergiyle ilgili size aktarabileceğim çok birşey yok, -tabi ki bu sergi anlamsız olduğu için değil- 3 kata oturtulmuş, üzerinde çok çalışıldığı belli bir sergiyi ve konsepti ve onun uyandırdıklarını aktarmaya yetecek kadar kabiliyetim olmadığı için..